TAŞ HASTALIĞI

            Prostat hastalıkları ve idrar yolu enfeksiyonlarından sonra en sık görülen 3. hastalık idrar yolları taşıdır. İnsanlık tarihinin en eski kayıtlarında taş hastalığına dair bulgulara rastlanmıştır.
            En sık 30-60 yaş arasında gözlenir.
            Taşı tedavi edilen hastaların 2 ila 8 yıl içerisinde %70’inde tekrar taş hastalığı nüksedecektir. Günde çıkarılan idrar miktarının 800 ml’den 1200 ml’ye çıkarılması dahi yeni taş oluşumunu %86 oranında azaltır. Bu yüzden ağızdan alınan suyun önemi çoktur.
Neden taş oluşur?
            İdrar aşırı doygun bir solüsyondur. İçerisindeki maddelerin oranı artarsa doygunluk sınırını aşarak, erimiş halde bulunan o madde kristalize olmaya başlar. Zamanla bir çekirdek oluşturur ve üzerine diğer maddeler de birikmeye başlayarak bu çekirdek giderek büyümeye ve taşı oluşturmaya başlar. Eğer idrar akımının önünde bir engel varsa ve idrar göllenirse bu maddelerin birikmesi ve taş oluşturma ihtimali daha da artar. Normalde idrarda taş olumunu engelleyen engelleyici maddeler mevcuttur. Bazı insanlarda bu maddelerin eksikliği de taş oluşumuna yol açabilir.
            Hastada idrar yolları enfeksiyonu, doğuştan anomaliler, idrar akımını engelleyen durumlar, böbrekteki kireçlenmeler, yabancı cisim varlığı, fistüller, tümör gibi durumlarda da taş olma ihtimali artmaktadır.
Taş Yapısı:
            Taşların %95’i inorganik taşlar olup büyük çoğunluğunu da kalsiyum okzalat ve fosfat oluşturur. Ayrıca enfeksiyon taşları %5-10, ürik asit taşları %2-5, sistin taşları %1-4 oranında gözlenir.
Taşlar nasıl belirti verir?
            İdrar yolları taşları genelde böğür ağrısına yol açar. Ağrı ya künt karakterde veya aniden başlayan bıçak saplar gibi şiddetlidir. Ağrıya bulantı kusma da eşlik edebilir. İdrarda kanama veya çay renginde idrar yapma, enfeksiyon da gözlenebilir. Olaya ateşin eşlik etmesi hastaneye yatmayı gerektirebilir.
Risk faktörleri nelerdir?
            İdrarda kristalüri varlığı, sanayileşmiş ülkelerde yaşama, kalorisi fazla yağ asitleri, protein ve şekerden zengin diyet, az sıvı alımı, sıcak ortamda ve iklimde çalışma, ailede taş öyküsü olması, çeşitli ilaçlar
Nasıl tanı konur?   
            Ürolog hastadan ayrıntılı bir öykü alır ve muayene yapar. Direkt üriner sistem grafisi, bilgisayarlı tomografi, USG, ilaçlı böbrek filmi gibi tetkiklerle taşın yeri, büyüklüğü, böbreğin durumu ortaya konur. Böbrek taşlarının %95’i röntgen filminde gözükür.
Tedavisi nedir?
            Taş hastalığında tedavi yöntemi seçilirken amaç; hastanın taşsız bırakılması, tedavinin etkinliği, maliyet verim oranı değerlendirilmeli ve karar verilmelidir. Taş şikayete yol açıyorsa, idrar yolunda tıkanıklığa sebep oluyorsa, enfeksiyon kaynağı ise tedavi edilmelidir.
            Böbrekten çıkmış çapı 4-5 mm olan taşların büyük çoğunluğu (%60-80) kendiliğinden tıbbi tedavi ile genelde 6 hafta içinde düşer. Tıkanıklık yapmayan, enfeksiyon oluşturmayan, ağızdan ağrı kesicilere cevap veren taşlarda tıbbi tedavi uygulanır. Sistin, enfeksiyon veya ürik asit taşlarında bazı özel solüsyonlar ve ilaçlarla çözündürücü ajanlar kullanılabilir. Taş idrar yolunu tıkamış, ateş, enfekte idrar varsa acilen drenaj gerekebilir.
            ESWL (dışardan şok dalgası ile taş kırılması) yöntemi ayaktan uygulanabilen bir işlemdir. Ciddi iskelet anomalisi, aşırı kilosu olanlarda taşın üzerine odaklanmada sıkıntı doğabilir. Hamileler, karında damar anevrizması olan, kontrol altına alınamaz kanama bozukluğu olanlarda ESWL tedavisi uygun değildir. Hasta uygun pozisyonda masaya yatar, taş belirlenir, şok dalgası ile taş kırılmaya başlanır, birkaç seans gerekebilir. Daha sonra hasta aktif bir hayat, bol sıvı alımı ile taşların dökülmesi takibe alınır, kontrol filmleri çekilir. Genelde ESWL ile tedavi edilen hastaların yaklaşık %75’inde böbrek taşları 3 ay içinde düşer. ESWL sonrası böbrek çevresine kanama gibi ciddi problemler çok nadirdir. Bazen taşlar yolda dizilebilir, düşmezse müdahale gerekebilir.
            Üreteroskopik taş çıkarılması yöntemi, özellikle alt idrar yolları taşları için çok uygun bir yöntemdir. İnce özel bir alet yardımı ile idrar deliğinden girilerek taşa ulaşılır, çeşitli taş kırıcılar ile taş parçalanarak dışarı alınır.
            Ciltten girilerek böbreğe ve taşa ulaşılması, oluşturulan bir borunun içinden taşın çeşitli taş kırıcılar aracılığıyla kırılarak vücut dışına alınması işlemi olan perkütan nefrolitotomi yöntemi; ESWL’ye dirençli, tıkanıklık gösteren böbrek ve üst idrar yolu taşları için uygun bir tedavi şeklidir.
            Son yıllarda teknolojinin ilerlemesiyle, hastaya daha az zarar veren mini perkütan, alt idrar yollarından bükülebilir ince aletlerle böbrek içine girilerek lazerle taş kırılması gibi kapalı yöntemlerin geliştirilmesi açık taş cerrahisini oldukça nadir bir yöntem haline getirmiştir.
Taş tedavisinden sonra tekrar taş oluşmaması için ne yapmalıyız?
            Genellikle taş oluşması için önlem alınmadığı taktirde hastaların %50’si 5 yıl içinde taş nüksü gösterir. Hastalara uygun bir eğitim ve önleyici tedbirler uygulanmaya tedavi sonrası hemen başlanılmalıdır. Hastanın metabolik değerlendirilmesi ve taş analizine bakılmaksızın sıvı alımının arttırılması çok önemlidir. Hasta 24 saatte yaklaşık 1.6-2 litre sıvı almalıdır. Bu mevsimlere ve hava sıcaklığına göre değişebilir. Öğünler arasında su içilmesi teşvik edilmelidir. Yemeklerden 2 saat sonra sıvı alımı arttırılmalıdır. Sadece sıvı alımı ile taş oluşumu büyük oranda azalacaktır. Hastayı geceleyin uyandırmaya yetecek miktarda sıvı alımı teşvik edilmelidir. Bu yaşam tarzı değişikliklerini sürdürmek zordur. Bu yüzden üroloji polikliniklerinde her kontrolde bu konuda uyarı yapılmalıdır.
            Metabolik değerlendirme: Hastaya sistematik bir metabolik değerlendirme yapılmalıdır. 24 saatlik idrarda bazı testler çalışılmalıdır. Taş analiz edilmelidir. İdrarla fazla kalsiyum atılımı en sık görülen anormalliktir. Sistin taşı olanlarda da 24 saatlik sistin düzeyine bakılarak tedavisi düzenlenmelidir. Enfeksiyon taşlarında da idrar kültürleri tekrarlanmalıdır. 
            İlaç tedavisi: İdrarı alkali yapmak için potasyum sitrat, sodyum ve potasyum bikarbonat gibi çeşitli ilaçlar kullanılır. Selüloz fosfat gibi ilaçlar bağırsaktan kalsiyumu bağlıyarak emilimini azaltır ve idrarla atılımını engeller. Tiyazit gibi idrar söktürücüler böbrekten kalsiyum kaçağını düzeltebilir. Serum ve idrarda ürik asit yüksekliği varsa allopürinol gibi ilaçlar kullanılabilir. Sistin taşlarında idrarla atılan sistinin azaltılması hedeflenmelidir.
Call Now Button