BÖBREK TÜMÖRLERİ

Böbrekte görülen tümörler iyi huylu veya kötü huylu olabilirler. Bilgisayarlı tomografi ve manyetik rezonans görüntülemelerin kullanılması ile iyi huylu tümörler, kötü huylu tümörlerden daha büyük bir sıklıkla ayırt edilebilmektedir (şekil 1).

Şekil 1 : Sağ böbrek tümörünün şematik ve bilgisayarlı tomografideki görünümü.

BÖBREK KANSERİ

Yetişkin kanserlerin yaklaşık %3’ü böbrek kanseridir. Tüm kötü huylu böbrek tümörlerinin %85’i renal hücreli kanserlerdir. En sık 50-60’lı yaşlarda görülür. Erkeklerde kadınlara oranla 2 kat daha fazla gözlenir. Nedenleri arasında genetik faktörler, kromozomal anormallikler, bazı mesleklerde temas olunan kimyasallar sayılabilir. En önemli risk faktörü sigaradır. Sigara içenlerde 2 kat daha fazla görülmektedir.
            Hastaların yaklaşık %25-30’u başka organlara yayılımla başvurur. Böbrek dışına en çok yayılım akciğeredir. Ayrıca karaciğer, kemik, komşu lenf düğümleri, böbrek üstü bezleri, beyin ve karşı böbrek de sık görülen yayılım alanlarıdır (Şekil 2).

Şekil 2 : Böbrek kanserinin akciğerde’de beyaz yuvarlak alanlar halinde ve beyinde sağda büyük metastaz (böbrek dışına yayılım) alanlarının radyolojik görünümü.

Tüm kanserlerde olduğu gibi ilk yapılması gereken tümörün evrelendirilmesidir. Yani tümörün böbrekte yerleşimi, büyüklüğü, yayılımı, damar yapılarına, komşu lenf düğümlerine, komşu organlara, ve uzak organlara yayılıp yayılmadığının tespit edilmesidir. Böylece uygun tedavi seçimi ve hastalığın ilerde nasıl seyredebileceği hakkında bir fikir sahibi olunabilmektedir.
Hastalar klasik olarak kanlı idrar yapma, böğür ağrısı ve ele gelen kitle ile başvurur. Bu üç şikayet genelde hastaların %10’unda görülür ve sıklıkla ilerlemiş hastalık belirtisidir. Eğer hastalık diğer organlara da yayılmışsa, nefes almakta zorluk, öksürük, baş veya kemik ağrısı gibi şikayetler de olabilir. Görüntüleme yöntemlerinin artması ile böbrek tümörlerinin %60-70’i tesadüfen tanı almaktadır.
Hastalara rutin tam kan sayımı, serum biyokimyasal testler, idrar tahlili, göğüs filmi (gerekirse tomografisi), karın bilgisayarlı tomografi, kemik sintigrafisi gibi tahliller yapılır.
Böbrek kitlelerinde biyopsi sonucunun tedavi şeklini değiştirebileceği hastalara yapılmalıdır. Eğer bir böbrekte kitle başka bir kanserinin böbreğe yayılımı, kan hastalıkları, iltihap veya apse kökenli olduğu düşünülüyorsa veya hasta cerrahiye uygun değilse biyopsi yapılmalıdır.
Tedavi, eğer tümör sadece böbrekle sınırlı ise ilk tedavisi radikal nefrektomidir (böbrek ve çevre dokuların tamamiyle dışarı). Bu ameliyat, laparoskopik veya açık cerrahi yöntemle böbreğin tümüyle, çevresindeki fasyanın, aynı taraf böbrek üstü bezinin, üreterin üst kısmının ve böbrek damarları çevresindeki lenf düğümlerinin çıkartılmasını içerir. Tümör 4 cm’den küçükse, hasta tek böbrekliyse, diğer böbrek hasarlı ise, böbrek tamamen alınmaz, tümörlü bölge çevresindeki sağlam dokuyla birlikte çıkarılır (Şekil 3).

Şekil 3 : Laparoskopik olarak böbrek ve çevre yağ dokusu ile birlikte tümüyle çıkarılmış (sol resim) ve kısmi sadece tümör ve çevresinin çıkarılmış (sağ resim) görünümü.

Son yıllarda küçük tümörlerde tümörün dondurulması, yüksek yoğunlukta odaklanmış ultrasonografi ve radyofrekansla tümörün yok edilmesi gibi yöntemler de uygulanmaktadır.
Böbrek dışına yayılmış tümörlerde sağkalım iyi değildir, 5 yılda yaklaşık %10 kadardır. Cerrahi sonrası interferon, interlökin, radyoterapi, hormonal tedavi ve kemoterapi yapılmaktadır.
Hastalar ameliyattan sonra düzenli aralıklarla göğüs filmi, biyokimyasal testler ve karın tomografileriyle takip edilmelidir.
Call Now Button